Yaşamak zor
Bedenimde dünya ağırlaşıyor
Ağlaşıyor bedenimde ağrılar
"Zihnimde hep mânâlı bir uçurum"
Son arzusu mudur bu gönlümün, duyduğum
Duyduğum, duyduğum, hep duyduğum
Daima duyduğum uğultuların, seslerin
Kıyası edilemezdi, hani bir mayıs günüydü
Sevgilerde sarsılmıştım
Eski zamanlar olsa, diyordum
Atımı alıp giderdim uzaklara
Adımı alıp giderdim yakınlara
Adımı alıp
Bir adım vardı
Sahi benim bir adım vardı
"Peki sizin adınız ne" ydi?
Kulağımda bir türkü, bu satırlar döküldü kalemimden. Beklemek... Beklemek her gün yaptığım eylem. Bir şeyler yaparak beklemek. Belki hiç beklemek istemezdim hayatta, demedim ama o "boşunalık hissi" acıtıyor insanın içini. Sıkıntılanıyorum, dertleniyorum. Sonra diyorum ki "olsun". "Demek tüm bu üzüntüleri yaşamaya ihtiyacım varmış." Soruyorum durmadan, sorguluyorum. Sonra yoruluyorum. Bunca uğraşın sonu yorulmakmış diyorum. Yorulmak, tüm artık zamanların nihayetinde biriken zaman. Yaşlanan zaman, içimde puslanan zaman. Ya sevmek? Sevmek, yasemin kokularıyla gül bahçelerinin gözümden aşırdığı. Sevmek, kokusunu duymak yaşamın. "Zamanın" mı bilmem ama yaşamın bir başka ağrısı. Bu defa güzel bir ağrısı. Öyle ya, ağrı her zaman kötü değildir. Bazı acılar değerlidir. Meselâ doğum gibi meselâ ölüm gibi.
Sancır içimde değerli ağrılar
Doğar düşler, ölür düşler
Yaşadığımız bu, daima yaşadığımız
Bir gün ölecek olduğumuz gerçeğiyle
Bir gün ben kendimi kendi içimden ellerimle çekip almıştım
Azrail'i nefesimde duymuştum da ölmenin
Ölüp yeniden doğmanın sancısıyla uyanmıştım
Ay vardı, gecede parlak
Rüyaydı uyanmıştım
Uyanmıştım sabahın seherinde
kuşlar ötmüyordu
Bir çığlık duymuştum içimde
İsrafil'in çığlığıydı, kıyamete çağırıyordu
Demişti ki "Doğun yeniden ey insanlar, nasılsa tekrar ölecek tekrar dirileceksiniz yeniden"
Dirilişi Sezai Karakoç'tan, umudu Nazım'dan, acıyı Didem Madak'tan
Peki ya sevmeyi, sevmeyi kimden dinleyeyim dedim
Ya beklemeyi, hep beklemeyi kimden?
"Kendinden" dedi bir ses. "Kalbinden dinleyebilirsin."
Sonra gül bahçelerinin içinde dinlenebilirsin.
Ne de olsa gül bahçesi vaat ettin sen kendine
Hani kendinden, hayattan, kaderinden beklediğin hep "güzeldi" de
Sen sonra acıların eşiğinde beklerken yine hüzünle dinlemiştin o şarkıyı
O şarkı evvel zaman içinde kalbur saman içinde
Bir yerlerden geliyordu sana
Sana
Hani sen, kendinden bir başkasını da duymuş muydun yine böyle?
Kendini de duymuş muydun?
Peki ya kalbini?
Kalbin ne zaman seslendi sana?
Sen sahi cevap verdin mi ona?
O derin, en derin hecelerin; harflerin, seslerin
İşittiğin bu işittiğin
Kalbin hep kalbin
Daima
Sonuna kadar okutuyor .İyi geldi 🙂