top of page
Yazarın fotoğrafıNURCAN ÖZKÜPELİ

YAZMAK ÜZERİNE...

Uzun zamandır bir şeyler yazmak istiyorum ama yazamıyorum. Bir yazar için yazamamak demek; Bir kaptanın gemiye binip denize açılamaması gibi, ünlü bir şarkıcının, sahneye çıktığında, en beğenilen şarkısını unutması gibi, bir ressamın boş bir tuvalin önünde durup ne çizeceğini bilememesi gibi…

İlk defa korkuyorum. Bir daha hiç yazamamaktan korkuyorum…


Küçüklüğümden beri yazarım halbuki. Ne hissedersem, hangi ruh hali içinde olursam olayım yazarım. Sevinçli, üzgün, şaşkın, aşık, mutlu, öfkeli, vs.. Her modumda da bana çok iyi gelmiştir. Mutluysam daha mutlu eder, öfkeliysem sakinleştirir, aşıksam daha çok aşık olurum gibi… Ama artık öyle olmuyor. İyileşemiyorum... Daha iyi hissetmiyorum. Daha mutlu değilim. Aksine; daha geçimsiz, daha mutsuz, daha öfkeliyim. Ve hiç düzelmiyorum. Duygu geçişlerim kayboldu. Gözlerimi kapattığımda gördüğüm, hayallerimde bindiğim salıncak koptu ve düştüm. Ölmedim ama yaralandım...


İnsanların çoğunun zaman zaman böyle dönemlerden geçtiği bir sır değil aslında. Hevesiniz kaçıyor, motivasyonunuz kayboluyor, içinizde bir şeyler yok oluyor ki böyle hissediyorsunuz. Hevesimi, umutlarımı, hayallerimi kaybettim.

Onları tekrar kazanmalıyım. Uzun bir yolculuğa çıkacakmış gibi hazırlığımı yapmalı; dönüşü ne zaman olacağı hiç belli olmayan o yola çıkmalıyım. Ve döndüğümde tekrar yazmalıyım…


Planladığım bu yolculuk aniden heyecanlındırdı beni. Arka koltukta boş bakışlarla yolu izlerken, birden tekrar direksiyona geçmiş gibi hissettirdi. Sanırım bir şeyi yapmaktan çok; ona ulaşmadan önce duyulan heyecan çok daha zevkli ve motive edici. Adrenalini hissedebiliyorsunuz...


Bilgisayarımı açtım ve yazmaya başladım ani bir kararla. Ne yazdığıma hiç dikkat etmedim. Sanki biri bana okuyor ve bende hızlıca yazıyordum. Çünkü hiç düşünmediğimi fark ettim. Sonuna kadar bu akıcılığı bozmak istemedim. Böyle ne kadar zaman geçti hiç bilmiyorum. Parmaklarımın ağrısından çok uzun saatlerdir yazıyor olmalıydım. Ne karnım acıkmıştı, ne de yerimden kalkma ihtiyacı hissetmiştim. Normalde eğer yazıyor olmasam, bu saate kadar kimbilir hayata dair kaç tane saçma sapan duyguyla uğraşırdım? diye düşünmeden edemedim. O an içime müthiş bir rahatlama hissi geldi. Bu anı daha da ileri bir seviyeye taşımak için yazdıkça yazdım, yazdıkça yazdım…


Bittiğinde bu heyecanı kaybetmemek için, hatta büyüsünü bozmamak için de okumadım. Önemli olan yazmış olmamdı. Ne yazdığım değil. Ne kadar güzel veya ne kadar doğru kelimeler kullanmış olmam da değil. Sadece yazmamdı…Zaten kime göre güzel veya kime göre doğru olduğu bir yazarı ne kadar ilgilendirir? Herkesin beğenisine göre bir şeyler yazmak değildir ki bir yazarın yazarken ki düşüncesi, hedefi. Olmamalı da. Önemli olan sizin nasıl hissettiğinizdir ve size nasıl hissettirdiğidir.


Bu yazıyı yazarken bana hisettirdikleri benim için paha biçilemez oldu. Bir zinciri kırmış olmanın verdiği rahatlık gibisi gerçekten yok…Kalemimiz hiç durmasın. Duygularımız, hislerimiz, düşüncelerimiz hep aksın...



NURCAN ÖZKÜPELİ

31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yalnızlık

Şimdi kendine ait bir odan var. Bir mutfağın ve bir banyon! İyi geceler öpücükleri sona erdi! Alman gereken izinler zaman aşımına uğradı!...

OLMAYA YAKIN KALMADAN

Avazının yettiği kadar bağırıyorken sesinin içine yetmediği oldu mu hiç? Anlatamadığın? Ya içerlerde biri zaten anlatmanı istemiyorsa?...

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Yazı: Blog2_Post
bottom of page